2023 bahar mevsiminde yaşanan yüzyılın donu, tarım sektörünü derinden etkiledi. Ülkemizin birçok bölgesinde özellikle bahçecilik ve meyve üretimiyle uğraşan çiftçiler, ani sıcaklık düşüşlerinin neticesinde büyük kayıplar verdiler. İklim değişikliğinin etkileri, bu sene tarımda gerçekleşen en çarpıcı olaylardan biri olarak kaydedildi. Yetiştiricilerin umudu olan elma ağaçları, don olayından nasibini aldı ve sadece bir elma yetişebildi. Ancak o da, çürük olarak ortaya çıktı. Bu durum, hem çiftçiler hem de piyasa için alarm zilleri çaldırdı.
Bu yıl yaşanan yoğun don olayları, Türkiye’nin tarımsal üretiminde önemli düşüşlere yol açtı. Özellikle bahar aylarında meydana gelen ani iklim değişiklikleri, meyve ağaçlarının çiçek açma dönemini olumsuz etkiledi. Çiftçiler, normalde bereketli geçen bahar mevsiminin yerini, karamsar bir tabloya bıraktığını aktardılar. Birçok bölge, meyve veriminde %80’e varan kayıplar yaşadı. Elma ağaçları, don nedeniyle çiçek açma sürecinde büyük zarar gördü ve bu, sonuç olarak ürün kaybına neden oldu.
Çiftçilerin sık sık isyan ettiği don olayları, sadece elma değil, diğer meyve türlerinde de verim kaybına neden oluyor. Çilek, kiraz ve diğer yaz meyveleri de bu zorlu havadan etkilenmiş durumda. Tarım uzmanları, bu durumu iklim değişikliğine bağlayarak, tarımda daha dayanıklı ürün yetiştirme yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Uzmanlar, çiftçilerin yenilikçi tarım tekniklerine yönelmesinin zorunlu hale geldiğini vurguluyorlar.
Çiftçilerin yaşadığı mağduriyetleri azaltmak ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini minimize etmek için çeşitli proje ve çözümler üzerinde çalışmalar yürütülüyor. Tarım Bakanlığı, çiftçilere destek olmak amacıyla çeşitli programlar geliştirmeye başladı. Yeni nesil tarım teknolojilerinin benimsenmesi, su yönetimi ve uçucu iklim koşullarına dayanıklı ürünlerin yetiştirilmesi, öncelikli hedefler arasında yer alıyor. Ayrıca, iklim tahminleme sistemleriyle birlikte çiftçilerin badem, zeytin ve narenciye gibi daha dayanıklı ürünlere yönelmesi için teşvik sağlanacak.
Çiftçiler içindeki umutsuzluk hissi, yüzyılın bu donunun ardından daha da derinleşmiş durumda. Sadece bir elmanın çürüğü, bu yılki tarımsal felaketin sembolü olurken, çiftçinin umudu gelecek yıllara taşınıyor. İklim değişikliğine uyum sağlamak ve sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimsemek, geleceğin teminatı olacak. Tarımda yaşanan bu olağanüstü kriz, bilincin artmasına ve toplumun tarımın önemini daha iyi kavramasına vesile olmalıdır.
Sonuç olarak, yüzyılın bu don olayı, sadece bir elma ile geçiştirilemeyecek kadar derin etkiler bıraktı. Tarım sektörünün geleceği için gerekli adımlar atılmalı ve sürdürülebilir çözümler üretilmelidir. Aksi takdirde, gelecekte de benzer felaketlerle yüzleşmemek için hiçbir garanti yoktur. Çiftçilerimizin desteklenmesi ve iklim değişikliği ile mücadele edilmesi gereken bir zaman dilimindeyiz.