Son yıllarda sosyal medya, gündelik yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Kullanıcılar için anlık paylaşım ve etkileşim imkanı sunan platformlar, eğlenden eğitime, sanattan spora birçok alanda hayatımızı şekillendiriyor. Ancak, sosyal medyanın sunduğu bu avantajlar, birçok insan için aynı zamanda büyük riskleri de beraberinde getiriyor. “Video uğruna canından oluyordu” ifadesi, özellikle sosyal medya fenomeni olma hayalleri peşinde koşan gençlerin yaşadığı tehlikeleri gözler önüne seriyor. Bu yazıda, gençlerin sosyal medya merakı ve bunun sonucu ortaya çıkan tehlikeler üzerine derinlemesine bir inceleme yapacağız.
Günümüzde, gençlerin çoğu sosyal medya platformlarında tanınan birer fenomen olma hayali kuruyor. TikTok, Instagram ve YouTube gibi platformlarda popüler içerikler üretmek için çılışan gençler, bu isteklerini gerçekleştirmek adına sınırsız bir mücadele içine giriyor. Ancak, bu mücadele zaman zaman aşırı riskli durumlara yol açabiliyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de pek çok insan, daha fazla etkileşim almak için tehlikeli ve sınırları zorlayan içerikler üretmeye çalışıyor. Bu tutku, bazı bireyleri canından olma noktasına kadar götürüyor.
Özellikle gençlerin, dikkat çekmek ve popüler olmak için yaptığı tehlikeli akımlar dikkat çekiyor. Yüksek binaların tepesinde, kenarlarında yürümek, otomobillerin üzerine atlamak veya tehlikeli hayvanlarla yakın temasta bulunmak, bunlardan sadece birkaçıdır. Oysaki bu tür eylemler, bir anda trajik sonuçlara yol açabiliyor. Örneğin, daha önceleri gençlerin yüksek binaların tepesinde selfie çekme girişimleri sonucu pek çok kaza yaşandı. Bu tür eylemler sosyal medya üzerinde daha fazla etkileşim almayı sağlasa da, sonuçları çoğu zaman geri dönülemez olabiliyor.
Video içerikleri üretme azmi, kimi zaman gençleri insanların gözünde zayıf veya dikkat çekemeyen bireylerden, toplumun merkezine taşıyan bir araca dönüşebiliyor. Ancak beklenmedik kazalar, sosyal medya hevesinin arkasında yatan tehlikeleri gözler önüne seriyor. Bir dönemin popüler gençlik trendlerinden biri olan “challenges” yani meydan okumalar, gençlerin hayatlarına mal olabilecek risk matrisini artırdı. “Ters takla” veya “gözler kapalı koşma” gibi etkinlikler, basit bir video çekme arzusuyla başlıyor, fakat bir anda kazalara veya yaralanmalara neden olabiliyor.
Öte yandan, sosyal medyanın sağladığı etkileşim ve beğeni sayıları, gençlerin bu tehlikeleri göz ardı etmesine yol açabiliyor. “Şu kadar beğeni alırsam bu kadar cesur bir paylaşım yapacağım” diye düşünen birçok kullanıcı, çoğu zaman sonuçlarını düşünmeden risk alabiliyor. Çok izlenen bir video, başladığı andan itibaren izleyiciyi etkisi altına alarak, izlenme oranları ve popülarite için türlü tehlikeleri göze aldırtabiliyor. Ancak, bir video uğruna yaşanan bu tehlikeler, hayatla sonuçlanabiliyor ve sık sık trajik hikayelere dönüşebiliyor.
Sosyal medyanın insan ruhunda yarattığı bu etkiler, toplumda bir farkındalık yaratmazsa, aynı trajedi ve yas giden hayatları, bizlere yeniden yaşatmaya devam edecektir. Uzmanlar, aileleri ve gençleri bu konuda bilinçlendirme çağrısında bulunuyor. Sosyal medya kullanımını kontrollü bir hale getirmek ve sağlıklı içeriklerin nasıl üretileceği üzerine çalışmalara ihtiyaç var. Aksi takdirde, “video uğruna canından oluyordu” benzeri başlıkları daha sık duymaya devam edeceğiz.
Sonuç olarak, sosyal medyanın bir araç olarak kullanılması gerektiğinin bilincinde olmak, gençlerin yaşayacağı tehlikleri en aza indirebilmek amacıyla ilk adım olacaktır. Video içeriklerinin ve sosyal medya fenomeninin hayatımıza etkileri büyüyerek devam ederken, dikkatli adımlar atmak ve bilinçli düşünmek, herkesin sorumluluğu olmalıdır.